ALEVİ KAMUOYUNUN BİLGİSİNE

Seyit Dervis Tur Dede                               Rüsselsheim 16/12/2020

17/01/1991  kurulan Alevi Bektaşi Cemaatları Federasyonu Mainz e.V. Kurucu Başkanı

Bu günkü adı:AABF. Alevitische Gemeinde Deutschland e.V. Birinci Başkanı 1990-1993

Federasyonun İlk Dedeler Kurulu Başkanı 1994-2003

Saygı değer canlar, ben, Seyit Derviş Tur Dede olarak, 10 Aralık 2020 tarihinde Almanya’nın Nordrhein Wesfalen Eyalet Parlamentosu’nun, Almanya’da yaşayan Alevi toplumunun inancına “Körperschaftsstatus (Kamu Tüzel Kişilik)”  hakkı  ve  Kiliseler statüsü gibi tanınması, hepimiz için hayırlı ve uğurlu olsun. 35 sene evvelki diktiğimiz çekirdeğin yeşerip meyve verdiğinin sevincini biraz buruk yaşıyorum. Bunun sebebini de yazımı okuyunca anlarsınız.

Sene 1986’nın birinci ayı İsmail Yağlı Bey ile hanemizde muhabbet ederken, Avrupa’ya gelmiş Alevi toplumunun sonu ne olacak? Gelecek kuşaktaki çocuklarımız hırıstiyan mı olacak, Sunni mi olacak, düşüncesiyle muhabbet ediyorduk. Çünkü, Sunni inancında olan Türk vatandaşlar, camilerini kurup, çocuklarını pazar günleri Kur’an kurslarına götürürken, Türkiye’li Alevi vatandaşlardan, inanç konusunda ufak bir kıpırdama yoktu. Yalnız çokça siyasi dernekler vardı. İşte bu muhabbette herhangi bir kuruluş kurmadan, şahıs olarak Alevi inancı hakkında yararlı bir hizmet veremiyeceğimizi konuşduk. Neticede dernek kurmaya karar verdik. Bu kuruluşun iki kişiyle olmayacağını bildiğimiz için, çevremizde tanıdığımız Alevi ailelerine duyurup bir toplantı yapmayı kararlaştırdık.

Sonra 23/12/1986’da ilk toplantımızı, İsmail Yağlı’nın, rahmetli Ahmet Aydemir’in ve benim getirdiğimiz 15 kişilik yakın tanıdıklarımızla yaptık. Bu toplantıda aldığımız destekle ikinci toplantıyı 26/03/1987 tarihinde 70 veya 80 kişilik bir kalabalıkla yaptık. Tüzük hazırlayıp dernek kurma çalışmaları için, İsmail Yağlı, Derviş Tur, rahmetle andığımız Ahmet Aydemir ve Veli Ocaklıoğlu’nu oy birliği ile seçtiler. 1988 yılı içinde Köln’de Niyazi Bozdoğan ile rahmetli kardeşim Hüseyin Tur, Hacı Bektaş Kültür Derneğini kurdular. 01/12/1988 tarihinde biz de, Mainz, Wiesbaden, Rüsselsheim Alevi Bektaşi derneğini resmi olarak kurduk. 1990 tarihine kadar dokuz derneği resmileştirdik. Ondan sonra Federasyon  çalışmalarına başlarken, İsmail Yağlı, Deviş Tur,  Sabit Yıldız, rahmetli Ahmet Aydemir,  rahmetli  İsmail Elçioğlu, rahmetli Musa Bakır, bu altı kişilik ekip birlikte çalışmaya başladık. Toplumu dernek kurmaya ikna etmek için, Alevilerin gördüğü inançsal baskıyı ve yaşayamadıkları inançlarını seminerler vererek anlatmaya çalıştık. Böylece, birçok derneklerin kurulmasına yardımcı olduk. Onun için de durmadan her hafta sonları, kendi arabamızla kimseden tek kuruş beklemeden, Almanya’yı şehir, şehir gezerek, dernek kurmalarına yardımcı oluyorduk. Federasyon kurma çalışmalarını da aynı ekip  devam etti.

Dernek binasını açıp kapama ve içinin hizmeti için de rahmetli Efendi Yıldırım, ve hanımı Makbule bacı gönüllü olarak görev almışlardı. Netice olarak, 17/01/1991 tarihinde Alevi Cemaatları Federasyonu’nu “Mainz Ordnungsamt” tarafından resmi statüye kavuşturduk. 1993’e kadar tam 56 dernek resmi olarak kurmuştuk. Federasyon tüzüğünün birinci amaç maddesi: “Aleviliği ve inancını Dünya kamu oyuna tanıtmak için kurulmuştur”. İkinci maddesi: “Aleviliğin Pir’li, Talip’li, İkrar’lı kutsal ve geleneksel inanç değerlerini, Alevi toplumu içinde yaşama geçirmek için kurulmuştur”. Yazdığımız tüzükde, Alevilerin özgürce inançlarını yaşamak için hizmet edeceğimizi açıkca belirtmiştik.

O devirde Almanya’da birçok demokrat kitle örgüt dernekleri vardı, Birlik Partisinin dernekleri vardı. Birlik Partisi München kanadı Süleyman  Cem’in ve Sabit Yıldız’ın girişimiyle 1991’de Federasyon’a katıldılar. Diğer Demokrat kitle örgütlerinden, rahmetli Halis Tosun ile Turgut Öker’in başında olduğu Hamburg derneği ve diğer Berlin Derneği, Hannover Derneği, Koblenz Derneği, Gülüzar Cengiz ile Alirıza Gülçiçek’in Köln’de kurdukları dernek, Lübeck Derneği, Kazim Kaya ile Hasan Aydoğan’ın başında oldukları Mannheim derneği,  Neu-Münster derneği, Zeynel Gül’ün olduğu Wiedenbrück derneği. Bu dokuz dernek 1993’de Sivas olayları sırasında, Alevi Birlikleri Federasyonu’na katıldılar. Bu dokuz dernek katılmak için bize verdikleri dilekçenin aslını, “Avrupa’da İlk Alevi yapılanmsı” kitabımın 243’üncü sayfasından okuyabilirsiniz. Sonradan katılımlar daha da çoğaldı. Tabi bu katılmalar Federasyonu güçlendirdi. Hepsine de candan teşekkür ederim. Bu isimlerini verdiğim derneklerin ne zaman Federasyona katıldıklarının tarihine itirazı olanlar olursa, “Avrupada İlk Alevi Yapılanması” kitabımın 243’üncü sayfasını okusunlar. 2/7/1993 tarihinde henuz ben Federasyon başkanıyken Sivas katliamı yapılmıştı. Avrupa’da Alevi Yapılanması kitabımda her konu orijinal belgeleriyle ispatlı olarak konulmuştur. Artık o tarihden sonra Almanya’nın her şehirinde ve Avrupa’nın hepisinde çığ gibi dernekler kuruldu. Bu şekilde Avrupa Alevi yapılanmasının güçlenmesi, elbet ki hepimizi son derece memnun ediyordu.

Benim Dede’ler Kurulu Başkanlığı yaptığım 2003 tarihine kadar, Alevi Birlikleri Federasyon bünyesinde ve derneklerde Avrupa’ya gelen Seyit ocaklarında olan, birinci kuşak Dedeler hizmet veriyorlardı. Geleneksel Alevi Ehlibeyt inancı, Rehberi ile, Piri ile, Mürşüdü ile, Talibi ve Müsahib’lik ikrarı ile devam ettiriyorlardı. Dedelerimizin, Babalarımızın hiçbir asimileye uğratmadan, günümüze kadar getirdikleri Alevi inancının kutsal değerleri hakkında, hiçbir farklı yorum veya tartışma olmazdı. Cemlerimizle, sohbetlerimizle, seminerlerimizle Avrupa’lı geç kuşaklarımıza inancımızı ve kültürümüzü anlatmaya çalışıyorduk. Alevi inancı, İslam dışıdır, Kuran bizim değildir veya Hz. Muhammed  hakkında olumsuz konuşmalar hiçbir zaman olmazdı ve olamazdı. Çünkü, Alevi inancı Hz. Muhammed’in, Hz. Ali’nin Kuran’ın tasavvuf yorumuyla getirdikleri ve Ehlibeyt’in düzenleyerek devam ettikleri İslam’dır. Dedelerimizden, Babalarımızdan da böyle öğrendik. Emevi kavminde olan Muaviye ve Mervan’nın  Kuran’ı  kendi düşüncelerine göre, zahiri yorumlayarak, getirdikleri uydurma Vahabi inancının İslamı değildir Alevilik. Ne yazık ki bazı siyasi ve kariyerini düşünen kişiler tarafından, Emevi İslam’ını bahane ederek, kutsal Alevi Ehlibeyt inancını, kimliği belli olmayan dinsizliğe götürdüler.

Benden sonra, 2003 yılında Dede’ler Kurulu başkanlığına, siyasi Komkar örgütü başkanlığı yapan kişiyi getirdiler. Başta Alevi gözüken ve Alevi inancını tanımayan, inanmayan AABF yöneticileri de, bu söz konusu olan kişi ile birleştiler. Ondan sonra, kutsal Alevi inancının içine dinsizlik çomağını soktular. Bu Dedeler kurulu başkanlığını yapan kişiyi tanımak isteyen canlar, Hamburg şehirinde uzun zaman birlikte yaşadıkları rahmetli Halis Tosun canın “Alevi kimliğiyle yaşamak” isimli kitabını okusunlar. Bu kitap 2003 yılı ile 2010 yılları arasında Dede’ler Kurulu başkanlığını yapan şahısı, en yakın bilen ve tanıtan kitaptır. Okursanız nasıl bir Alevi olduğunu siz de tanımış olursunuz. Halis Tosun’un yazdığı kitabı bulamazsanız, “Avrupada İlk Alevi Yapılanması” kitabımın 90 İle 95’inci sayfalarında orijinal kopyasını okuyabilirsiniz.

Çok değerli Aleviyim diyen canlar! Dünya milletlerinin tarihlerini okursanız, göreceksiniz ki, birçok toplumların yaşamında bu gibi ihanetler, yanlışlıklar olmuştur.  Onbeşinci yüzyılda, Osmanlı padişahı Yavuz ve oğlu Kanuni’nin zamanında da böyle ihanetler ve yanlışlıklar oldu. Fakat sonradan da Osmanlılar içinde  katliamlar devam etti. Alevi katliamları için ne bahane uyduruluyordu biliyormusunuz? “Peygamber tanımıyan, Kuran’ı tanımayan, İslam’ı tanımayan, dinsiz, kâfir Alevilerin katli vaciptir. Bir Alevi öldüren yedi defa haca gitmiş olur ve cenneti alâya gider”. Yani insanı, insanlara öldürmek için dinsizliği bahane ediyorlardı. Cahil toplum da bir Alevi öldürürsem yedi defa haca gitmiş olurum hevesiyle, hiç düşünmeden, gözünü kırpmadan, rahatlıkla öldürürdü. Şimdi o zındıkların Alevilere yaptıkları iftiralara, fetvalara, bizim içimizde Alevi gözüken bir takım, nereye ve kime çalıştıkları belli olmayan misyonerler, Alevileri ve Alevi inancını tam da onların anlattıkları konuma getirmeye uğraşıyorlar.

Katli vaciptir fetvalarını haklı çıkarmaya çalışıyorlar. Bu yanlışlarıyla ilerde olacak Alevi katliamlarına zemin hazırlıyorlar. Ümüt ederim ki bu yanlışlığı bilmeyerek yapıyor olsunlar ve yanlışlarından geri dönsünler. Yoksa Aleviler için tedavisi mümkün olamayacak kadar tehlikeli bir yoldalar. Cahil toplumlarda bu yanlışlıklar derin yaralar açar, toplumları parçalar ve zayıflatır, yok eder. Tedavisi de mümkün olmaz. Aydın, bilinçli toplumlarda bu gibi yanlışlıklar fark edilince geri dönülür. Derin yaralar açmadan, fazla zarar vermeden tedavisi yapılır, yalnız izi kalır. Böyle durumlarda erdemli davranıp, yanlışlığı fark edip ve yanlışdan geri dönenler kârlı çıkmıştır. Ümüt ederim ki, bu yanlışlıkları bilmeyerek  yapıyorlar. Temennim yanlış yaptıklarına farkına varırlarda geri dönerler. Yoksa, Aleviler için tedavisi mümkün olmayan derin bir yara açıyorlar.

Baştaki Federasyon ve dernek yöneticilerine, ayrıca İnanç Kurulu başkanlarına, Dede’lik yapan canlara  sesleniyorum.  Otuzbeş senelik emekler meyvesini verirken, bütün diğer inançların faydalanacağı imkânlardan faydalanacağımız sağlanırken, aleviliği dinsizliğe götürüp parçalamayın. Nedir bu egonuz, bu benliğiniz? Sizin Hz. Muhammed ile ne alıp veremediğiniz var? Niye bu kadar Hz. Muhammed’e, Kuran’a, onun Ehlibeyt’ine ve torunu İmam Caferi Sadık’ın düzenlediği Ehlibeyt Alevi inancına düşmansınız? Neden yok etmek istiyorsunuz? Bilmiyorum neye inandığınızı! Siz başka inanabilirsiniz,  inanmayabilirsiniz de, fakat insanların kutsal bildiği, Ehlibeyt Alevi inancını, Peygamber’siz, kitap’sız, neyin, nesi belli olmayan maceralara sürüklemeyin. Biliyormusunuz, sizin bu Hz. Muhammed’i, Kuran’ı ve İslam’ı  tanımayız, biz özgün bir toplumuz diye  ilan etmeniz var ya:

Onbeşinci yüzyılda Şeyhülislam’ın “Aleviler, Hz. Muhammed’i Kuranı ve İslamı tanımıyorlar. Aleviler, rafizi, dinsizler, onlar kâfirlerden de daha kâfirler, onların kâtli vaciptir’’, fetvalarını tastik etmiş oluyorsunuz: İyi düşünün bu bilmeyerek yaptığınız yanlışlık, gelecekte Alevi toplumunun katline zemin hazırlamış oluyorsunuz. Sizlere tavsiyem, Yazar Baki Öz’ün, Topkapı müzesi arşivinde araştırarak çıkarttığı Aleviler hakkında verilen katliam fetvalarını topladığı (Alevilik ile ilgili Osmanlı Belgeleri) isimli kitabını okuyun da görün. Aleviler, Hz. Muhammed’i tanımıyor, Kuran’ı tanımıyor. İslam’ı kabul etmiyorlar. Bu rafizi toplum dinsizler, kafirlerden daha kafirler, fetvaları ile yüz binlerce alevi öldürülmüş. Yapmayın, bu iftiraları tastiklemiş oluyorsunuz.

Sizin bu Peygamber’siz, kitap’sız, din’siz, Alisiz Aleviliğinize, bazı bağnaz, gerici Sunni hocaları ne diyecekler; ’’Görüyormusunuz! Avrupa’ya giden Aleviler, serbestliği görünce, haklar tanınınca, korkuları kalmayınca, biz Muhammed’i, Kuran’ı tanımayız, biz İslam değiliz dediler ve kendilerinin ne olduklarını ortaya koydular. Bizim Şeyhülislam heyyeti boşuna dememiş, “Aleviler dinsizdir, rafizidir,  onlar kâfirlerden daha çok kâfirler, onların katli vaciptir. Gördünüz mü, serbestliği görünce, foyaları nasıl ortaya çıktı’’ demiyecekler mi? Ne yapıyorsunuz? Alevi toplumu Merih’de veya Ay’da yaşamıyor. Bu dünyada yaşayan milletler ile birlikte yaşıyor. Bütün dünyadaki millet topluluklarının hepsinin Dini de var, Peygamberi de var, Kitabı da var. Şahıslar dinsiz, Peygamber’siz, kitab’sız olabilirler. Fakat hiçbir millet, dinsiz, kitabsız, Peygamber’siz değil ve yoktur. Bilmiyorum siz ve sizin gibiler neye inanıyor, veya inanmıyor. Yinede inandığınız değer hürmetine size rica ediyorum: Hz. Muhammed’de, Hz. Ali’ye, Ehlibeyt’e ve onların getirdiği İslam’a bugüne kadar inanan, iman eden Alevilerin kutsal inancını, inançsızlık, dinsizlik gibi göstermeye çalışmayın. Buna da hakkınız da yoktur.

Avusturya’da Alevilere tanınan haklar, Almanya’da tanınan haklar ve diğer Avrupa ülkelerinde tanınan ve tanınacak haklar hepimizi çok çok mutlu ediyor. Kendisini Alevi olarak bilen ve kabullenen her canın sevinmemesi mümkün değil. Fakat üzüldüğüm taraf, bir Hırıstiyan veya bir Sunni, iş yerinde veya sohbette, bir Alevi gencine sorsa, “Siz hangi dine mensupsunuz”? Alevi de, ben Alevi dinine mensubum derse, karşısında ki insan; “Peygamberinizin ismi nedir”? “Hangi kutsal kitaba bağlısınız”?, diye sorarsa, Alevi genç ne cevab verecek? Allah aşkına, hiçmi düşünmediniz sizin bu ortaya sürdüğünüz Hz. Muhammed’siz, İslam’sız, Kuran’sız Aleviliği? Onbeşinci yüzyılda (Yavuz Sultan Selim’in,) Şeyhülislama yazdırdığı  Alevilerin kâtli vaciptir, fetvalarını tastik ediyor anlamına geleceğini ve böyle anlaşılacağını hiç mi akıl etmediniz. Yaptığınız yanlışlığın Alevi toplumuna ne kadar zarar vereceğini hiç düşünmediniz’mi? İnat etmeyin, yanlışdan dönmek, en büyük erdemliktir.  Bu yanlışdan dönerseniz, en iyisini yapmış olursunuz. Şimdi tanınan haklara mı sevinelim, yoksa sizin Alevi inancına vurduğunuz darbeye mi  üzülelim? Ne dersiniz?

Eğer bugün AABF, ’’Dinim İslam, kitabım Kuran, Peygamberim Hz. Muhammed Mustafa, Yolum Ehlibeyt’in Yoludur, Pirim Hz. Ali, Duruşum İmam Hüseyin duruşudur’’ diyenlerin kontrolünde olsaydı, sevincim buruk değil, mutluluğum kat kat olacaktı. Şimdi Derviş Dede’yi anladınız mı?

Yüce Allah’dan temennim bu feryadımı duyasınız. Allah hepinizi ve hepimizi, hırsımızın, nefsimizin, temahın, benliğin ve kötü düşüncelerin esiri edip, bizlere yanlışlık yaptırmasın. Yanlışlığa devam etmek isteyenleri de, Allah islah etsin.

En derin muhabbetlerimle hepinizi selamlıyor ve Allah’a emanet ediyorum.

Seyit Derviş Tur